Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Edward Norton Sinema Deneyimini Netflix’in Değil Sinema Salonu Zincirlerinin Yok Ettiğini Düşünüyor

Abanoz

Member
Katılım
16 Eki 2019
Mesajlar
103
Bu yıl Motherless Brooklyn ile sinemaseverlerin karşısına çıkan Edward Norton, sinema deneyimini Netflix’in değil sinema salonu zincirlerinin yok ettiğini ifade etti.

Bu yıl The Irishman, Marriage Story, The Laundromat gibi filmlerle hem festival sezonunda hem de Oscar yarışında adından söz ettiren Netflix‘in sinema dünyası üzerindeki etkisi tartışma konusu olmaya devam ederken, son dönemde önemli isimlerin yaptığı açıklamalar bu tartışmaya yeni bir boyut kazandırdı. Martin Scorsese‘nin geçtiğimiz günlerde Marvel filmleri ile ilgili yaptığı açıklamalar daha çok Marvel başlığı altında tartışılmış olsa da aslında usta yönetmenin açıklamalarındaki en önemli noktalardan biri sinema salonu işletmecilerine bu konuda önemli bir görev düştüğüydü. Sinema deneyiminin Marvel filmlerinden ibaret olduğunu düşünen bir izleyici kitlesinin oluşmaya başladığına dikkat çeken Scorsese, sinema salonu işletmecilerine bu filmlerin salonları ele geçirmelerine izin vermemeleri için çağrıda bulundu. Martin Scorsese gibi sinema sevgisiyle tanınan bir yönetmenin The Irishman için Netflix’i tercih etmesine bir de bu açıklaması eklenince, sinema salonu işletmecilerinin, özellikle de AMC, Regal, Cinemark Theatres gibi sinema salonu zincirlerinin sinema dünyasında son dönemde yaşanan değişimdeki etkisi de tartışılmaya başlandı.

Yaptığı açıklamalarla bu tartışmaya katılan son isim ise başarılı oyuncu Edward Norton oldu. Bu yıl yönettiği ve başrolünü üstlendiği Motherless Brooklyn ile sinemalara konuk olan Norton, The Daily Beast’e verdiği röportajda konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu: “Sinema deneyimini sinema salonu zincirleri yok ediyor. Nokta, bu kadar. Başkası değil. Tanıdığım birçok sinemacı ve görüntü yönetmeni bu konuyu ar
aştırmaya başladı ve Amerika’daki sinema salonlarının yüzde 60’ından fazlasının projeksiyon cihazlarını olması gerekenin yarısı parlaklıkta çalıştırdıklarını söylüyorlar. Berbat bir ses ve sönük bir görüntü sunuyorlar ve kimse bu duruma laf etmiyor. Eğer sinema salonları filmleri sunmaları gereken şekilde sunsalardı insanlar ‘Vay canına, bu harikaymış, evde böylesini göremem’ derlerdi.”

Edward Norton, Sinema Salonlarının Gerekli Ses ve Görüntü Kalitesini Sunmadığını Düşünüyor


motherless-brooklyn-filmloverss.jpg


Motherless Brooklyn’in gösterileceği bir sinema salonunu test etmek için o salonda Captain Marvel’ı izlemeye gittiğini söyleyen Norton, bu salonda Captain Marvel’in gösterilmesi gereken parlaklığın yarısından bile az parlaklıkta gösterildiğini söylüyor. Norton’a göre bu durumun tek çözümü sinemaseverlerin daha bilinçli hâle gelip filmlerin sönük gösterildiği sinema salonlarında paralarının iade edilmesini istemeye başlaması.

Scorsese, sinema salonlarının yer verdikleri filmlerdeki tutumu konusunda eleştiride bulunurken Norton’ın eleştirileri filmlerin gösterilme kalitesine odaklanıyor. Ancak temelde aynı sorun yatıyor. Dijital platformların sayısının hızla arttığı ve sunulan içeriklerin kalitesinin her geçen gün yükseldiği bu dönemde sinema salonu zincirlerinin gerekli vizyonu ortaya koyamıyor olması insanların hem sinemaya gitme alışkanlıklarını hem de sinemada hangi filmleri izlediklerini değiştiriyor ki bu değişimin doğru yönde olduğunu söylemek mümkün değil. Marvel filmleri gibi her bir karesinde farklı bir aksiyonun yaşandığı, görsel efektlerle dolu bir film izleyicide “bu film sinemada izlenmeli” algısını yaratmaya devam ediyor belki ama biraz da Norton’ın bahsettiği bu etkenlerden dolayı Motherless Brooklyn gibi bir filmi sinemada izlemenin cazibesi her geçen gün biraz daha azalıyor. Tüm bunlara bir de sinema salonu zincirlerinin arthouse filmlere her geçen gün biraz daha az yer vermesi eklenince, sinemaseverlerin istediği filmi izlemek için ilk tercihinin sinema salonu olduğu günlerin geride kalması gerçek bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor.

Netflix’in sinema dünyasındaki yeri hakkında da konuşan Norton, “Netflix, Roma’nın sinemalardaki gösterimine herhangi bir stüdyonun harcayacağından beş kat daha fazla harcadı. İspanyolca siyah-beyaz bir filmi dünya genelinde sinemalarda gösterime soktular. Sadece birkaç salonda da değil, yüzlerce salonda, Sony Pictures Classics ne kadar salonda gösteriyorsa onlar da o kadar salonda gösterdiler. Sinemada gösterilmesine başka kimsenin yapmayacağı kadar fazla para harcadılar. Siyah-beyaz İspanyolca bir film yapıp ona bu kadar çok yatırım yapan çok fazla kişi olduğunu söyleyemezsiniz.” ifadelerini kullandı.