Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Tom Thumb'un Maceraları

OPeNcil

Member
Katılım
7 Kas 2019
Mesajlar
109
[FONT=&quot]Bir zamanlar, çok açgözlü bir büyücüyle bir hazineyi paylaşma konusunda tartışan bir dev varmış. Bu dev tartışmadan sonra büyücüye şöyle demiş: -Eğer isteseydim seni başparmağımla ezebilirdim, yıkıl karşımdan hemen. Büyücü hızlı adımlarla uzaklaşmış ama yeterince uzaklaşınca korkunç bir intikam almış. -Abrakadabra. Sana bu büyüyü yapıyorum. Karının sana vereceği erkek evlat asla başparmağından daha büyük olmasın. -Bu bebek hiçte dev değil. -Sen sus bakalım o bizim bebeğimiz. Ne kadar küçük olursa olsun. Tom Thumb doğduktan sonra ailesi sürekli diken üstündeymiş. Onu zar zor gördükleri için bir Türklü bulamıyorlarmış. -Nereye gitti bu çocuk? -Sssh, yavaş konuş. Küçük oğullarını sağır etmemek için fısıldamak zorunda kalmışlar. -Ben buradayım baba, beni hiç göremiyorsunuz. -Üzgünüm evlat. Tom Thumb minik bahçe hayvanlarıyla oynamayı tercih edermiş çünkü onların arkadaşları ailesininkinden çok farklıymış. -Merhaba salyangoz, nasılsın? Salyangozun sırtına binermiş ve uğurböcekleriyle dans edermiş. Çok minik olduğundan bu minik dünyadakilerle çok eğlenirmiş. Ama şanssız bir günde arkadaşı kurbağayı ziyarete gitmiş. Ufak bir yaprakla suya açıldığı an büyük bir balık onu yutuvermiş. -Çok leziz. Ama onu yutan balığında kaderi çok kötü son bulacakmış. -Hayır, imdat!!! Kısa bir süre sonra kralın balıkçılarından birinin oltasına yakalanmış. Daha sonrada kendini saray mutfağındaki aşçının bıçağının altında bulmuş. Tom Thumb: -Nihayet, temiz hava. Balık çok kötü kokuyordu. Mutfaktaki herkes buna çok şaşırmış. Balığın midesinden çıkan Tom Thumb capcanlıymış ve bu maceradan ötürü birazda şaşkınmış. -BU DA NE BÖYLE? -Benim adım Tom bayım, iyi günler dilerim. -Ne yapayım ben şimdi bu minik çocuğu?[/FONT]
[FONT=&quot]Aşçının aklına birden bir şey gelmiş: -Kralın eşlikçisi olabilir çünkü çok minik. Yaptığım pastanın içine saklayabilirim onu. Köprünün üstünden geçileceği zaman trompeti çalmaya başlayınca herkesin ağzı hayretten açık kalacaktır. -Bu ne? Gerçek mi bu çocuk? Bence bu bir büyü. Sarayda o güne kadar böyle bir mucize gören yokmuş. Konuklar aşçının kabiliyetini büyük bir heyecanla alkışlamışlar. En çok alkışlayansa kralın kendisi olmuş. -Şahane. Bir mucize. Aferin sana. Kral bu akıllı aşçıyı bir kese altınla ödüllendirmiş. Tom Thumb daha da şanslıymış. -Tom. Sen beni kahraman yaptın. Aşçı Tom’u kralın eşlikçisi yapmış ve Tom ondan sonra o göreve devam etmiş. Görevinin bütün gururunu yaşamış: -Al bakalım Tom. Bundan sonra onun sırtına binersin, bu da kendini koruyacağın kılıcın olsun. -Her şey bir harika. Teşekkür ederim şef. -Bu kraliyet yemeği. Bu yemeği bizzat kral yiyor. -Vay canına. Bunlar ne kadar güzel. Tom’a her şeyin en iyisi veriliyormuş. Karşılığındaysa yemekler sırasında masada uygun adım yürüyormuş. Bu işi çok seviyormuş. -Nasılsınız beyefendi? -Çok iyiyim Tom, üniforman ne güzel. Tom mutluluktan fırdöndü gibi dönüyormuş. Bir lady görünce ıslık çalıyormuş. -Hanımefendi melekler kadar güzelsiniz. Kadın gülüyormuş. -Komik Tom. Sen bir tanesin. Kedi: -Ne çok nefret ediyorum şu Tom’dan. Kralımı benden çaldı. Tom tabakların ve bardakların arasında uygun adım yürüyüp trompetiyle misafirleri eğlendiriyormuş ama Tom Thumb bir düşman kazandığını bilmiyormuş. Tom gelene kadar kralın sevgilisi olan kedi artık unutulmuş.[/FONT]
[FONT=&quot]-Seni asla affetmeyeceğim Tom. Tom’dan intikam almaya yemin eden kedi onu bahçede köşeye sıkıştırmış: -Kaç Tom, canını kurtarmak istiyorsan bu saraydan kaç. -Hiç sanmıyorum. Tom kediyi gördüğünde ondan kaçmamış ve kediyi yanıltmış. Sonra altından kılıcını çekmiş ve beyaz renkli faresini yardıma çağırmış: -Hücum! -Ayağımın yumuşak yeri… Ayağına minik kılıç batan kedi arkasını dönmüş ve kaçmış. Kaba kuvvetle intikam alamayacağını anlayan kedi zekâsını kullanmaya karar vermiş: -Tom’un bir kılıcı var ama benimde zekâm var. Zekâm sayesinde onun işini bitireceğim. Merdivenden inen kralın karşısına tesadüfen çıkmış gibi davranan kedi yumuşak bir sesle miyavlamış -Kedi, dikkatli ol. -Hayır kralım, siz dikkatli olun. Tetikte olun. Canınıza kasteden bir komplo planladılar size. -Ne demek istiyorsun? Kime dikkat edeyim? Ne senaryosu? Kedi krala korkunç bir yalan söylemiş: -Tom Thumb yemeğinizin içine zehirli bir ot katmayı düşünüyor. Önceki gün bahçede yaprak toplarken gördüm onu. -Ne? -Evet majesteleri. Aynen şöyle dediğini duydum onun “Kral bir sürü kiraz yedikten sonra çok kötü mide ağrılarıyla bir kez yatağa düşsün.” -Ne kadar kötü biriymiş bu Tom. Ben onu çok severdim.[/FONT]
[FONT=&quot]-Ama anlaşılan Tom sizi sevmiyor majesteleri. Kral zehirlenme düşüncesinden korkmuş ve bunun üzerine muhafızlarını Tom Thumb’a göndermiş: -Hemen onu yanıma çağırın. Kedi: -Tom bana kılıcını batırdı ama şimdi kendisi kralın kılıcını yiyecek. Tom Thumb: -Majesteleri beni emretmişsiniz., Kedi: -Majesteleri şuraya bakın. Kedi farenin eğerinin altından bir yaprak zehirli bitki çıkararak sözlerini ispat etmiş. Aslında onu oraya kendi saklamış. -O yaprak benim değil. -O zaman kralın yemeğine zehir koyup onu hasta etmeyi planlamıyordun demek. -Ne? Tom Thumb o kadar şaşırmış ki söyleyecek bir söz bulamamış ve kedinin söylediklerini inkar edememiş. -Tutuklayın onu derhal. Tom’u dinlemeyen kral onu zindana attırmış. Tom çok minik olduğundan onu sarkaçlı saatin içine kilitlemişler. -Ne kadarda şanssızım. Saatler geçmiş, günler geçmiş. Tom saatin sarkacına oturup sallanmaktan başka hiçbir şey yapmıyormuş. Bir gece odanın içinde uçuşan iri bir gece kelebeğinin dikkatini çekene kadar böyle devam etmiş. -Sevgili kelebek. Kurtar beni. Tom Thumb ağlayarak cama vurmuş. -Zavallıcık, kimsin sen? -Benim adım Tom. Lütfen yardım et dışarı çıkayım. -Hapsedilmek çok kötü. Bu gece kelebeği de uyumak için girdiği büyük bir kutunun içinde hapsolduktan sonra ancak kısa bir süre önce kaçmayı başarmış. O yüzden Tom Thumb’a acımış ve serbest bırakmış. -Hadi çık bakalım. -Teşekkür ederim. -Peki, şimdi nereye gideceksin? -Bilmiyorum. Gidecek hiçbir yerim yok. -Merak etme, ben seni kelebek krallığına götürürüm. Orada herkes senin gibi miniciktir. Hem sana iyi bakarlar. -Gerçekten mi, çok teşekkür ederim. Aynen öyle olmuş. Bugün kelebek krallığını ziyaret ederseniz o muhteşem maceranın ardından Tom Thumb’un yaptığı o kelebek anıtını görmek isteyebilirsiniz.[/FONT]



[FONT=&quot][/FONT]