Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Erkeklerin Konuşmadığı Hastalık

strongMen

Member
Katılım
10 Ağu 2019
Mesajlar
50
depresyon-site.jpg


Erkek ölümlerine yol açan yedinci neden olan bu hastalık, ne yazık ki birçok kişi tarafından itiraf edilmiyor. Depresyonla mücadele ettiğini dile getirebilen kişilerle ve uzmanlarla kulak vererek bu rahatsızlığın nasıl geçeceğini öğrenebilirsiniz.

Düşünebildiğiniz en kötü insanı gözünüzün önüne getirin ve bu kişinin kulağınıza korkunç bir şeyler fısıldadığını hayal edin. Söylediklerinin tümüne inandığınızı ve kendinizi diğer insanlardan izole ettiğinizi düşünün. 32 yaşındaki Joel Robison, depresyonun verdiği hissi işte böyle tanımlıyor.

İngiltere Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, erkeklerin yaklaşık yüzde 5’i bir önceki yılda en az bir büyük depresif dönem geçirdiği ortaya çıktı. Fakat bir çok terapist, bu sayının gerçekte kaç kişinin depresyon ile mücadele ettiğini göstermediğini düşünüyor.

Society fort he Psyschological Study of Men and Masculinity’nin kurucu ortağı Ronald Levant, “Erkeklere konulan depresyon teşhisi, kadınların yarısı kadar ancak bu rakam yine de çok fazla,” diyor. Levant, “Depresyon zihinsel hastalıklar arasında açık ara en sık görülen rahatsızlıktır. Birçok erkek depresyonla mücadele ediyor” diyor.


Depresyon nedir

Klinik depresyon, basit bir şekilde üzüntülü ruh haliyle açıklanamaz. Redlands Üniversitesi psikoloji bölümü profesörü Fred Rabinowitz, depresyonun hayatın çeşitli yönlerine yansıyabilecek birçok farklı semptomdan oluşan bir akıl rahatsızlığı olduğunu söylüyor.

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na göre, depresyonun birçok farklı türü olmasına karşın yaygın belirtileri devamlı olarak hissedilen üzüntü, değersizlik, enerji eksikliği, iştah kaybı, uykusuzluk (insomnia), konsantrasyon bozukluğu ve intihar düşünceleridir.

Bu duyguların birkaç gün veya birkaç hafta boyunca geçmemesi, Robison’ın işlerin yolunda gitmediğini anlamasını sağladı.

Hobilerini ve ilgi alanlarını yavaşça terk etmeye başladığını söyleyen Robison, “Bir süre sonra eskiden beni mutlu eden, sevdiğim şeyler için enerjim olmadığını fark ettim. Uyku uyumuyor, yemek yemiyordum. Asabi ve zor biri haline geldim. Üstelik bu asabiyet, depresyonda olmadığım zamankinden çok farklı bir türdeydi” diyor.

Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne göre, ailenizde depresyonla mücadele etmiş biri varsa, başınızdan travmatik ya da stresli bir olay geçtiyse, beyninizde iyi hissetmenizi sağlayan dopamin ve serotonin gibi kimyasallar düşük olduğunda veya bu üç durum aynı anda yaşadığında depresyona girebilirsiniz.

Depresyonun sebebi ne olursa olsun, açığa çıkardığı hisler dayanılmaz bir hale gelebilir.


Depresyon belirtileri nelerdir

Robison’a göre, duygular dalgalar halinde geliyor ve genellikle geldikleri hissedebiliyordu.

Bu hissiyatın ağır olduğunu söyleyen Robison, “Kaslarım ve vücudum ağırlaşıyordu. Enerjim düşüktü ve miskin hissediyordum. Bu arada hem maraton, hem de ultra maraton koşucusu olduğumu söyleyebilirim. Yani hiç durmadan saatlerce koşabilen bir insandım. Fakat depresyondayken kahve fincanını kaldırmak bile bütün enerjimi tüketiyordu,” diyor.

29 yaşındaki Joshua Beharry, depresyonla tanıştığında 22 yaşındaydı ve enerji sıkıntısı yaşıyordu. Bir yandan da insomnia ile mücadele eden Beharry için asıl problem ise kontrol edilemez ve büyük bir üzüntü hissi yaşamasıydı.

Depresyon nedeniyle hiçbir pozitif duygu hissedememeye başladığını ifade eden Beharry, “Tekrar sağlığına kavuşamayacağı bilinen bir köpek gibi ötenazi hakkımı kullanmak istiyordum. Bir daha iyileşemeyeceğimi düşündüğüm için hayatımı sonlandırmam gerektiğini düşünüyordum. İyileşmek için gerçekten çok çabalamıştım” diyor.

American Foundation For Suicide Prevention’a göre, erkekler kadınlara oranla intihara 3,5 kat daha fazla meyillidir ve intihar, erkekler adına en sık görülen 7’inci ölüm nedenidir.

22 yaşındaki Adam Jaschen de depresyona girdiğinde tüm umutlarını yitirmeye başlamıştı.

O günleri asla unutamadığını söyleyen Jaschen, “Bir noktadan sonra her şeyi bırakıp gitmek istiyorsunuz. Ölümün tüm kötü etkilerini bilmenize rağmen bunu istemeye devam ettiğiniz an gerçekten dehşet verici bir an. Size en yakın kişiler erişilebilir veya gerçek görünmüyor; en ani düşünceleriniz ise ne kadar saçma veya benmerkezci olsalar da, çok daha geçerli geliyor” diyor.

Diğer taraftan depresyona girmiş tüm insanlar intihara meyilli olmasalar da, depresyon intihar ile alakalı en yaygın durumdur.



Erkekler neden depresyondan bahsetmez

Rabinowitz, erkeklerin çoğuna çocukluk dönemlerinde üzüntüyle ilgili ifadelerin bastırılmasının öğretildiğini söylüyor. Bu nedenle erkekler en ağır depresyonlarda bile bunu nadiren dile getirebiliyor.

Beharry, depresyonu zayıflık olarak gördüğü için bu durumdan aylarca bahsedememişti. Bunun yerine hastalığını saklamaya çalıştı. Üzgün ve bitkin gibi değilmiş gibi davranarak uykusunu alıyor ve stresle başa çıkıyordu.

Raninowitz, “Erkek depresyonu bazen zayıflık, üzüntü ya da kırılganlık sergilemediğinizi gösteren ‘erkekler arası kod’ ile ortaya çıkar” diyor.

Erkekler depresyonu dile getirmek yerine sinirli ve alıngan olur, kendilerini tamamen işine adar, diğer insanlarla bağlarını kopartır ve bu durumlarla başa çıkabilmek için alkole düşkün hale gelir. Levant, erkeklerin bu davranışların tümünü kötü hissiyatlarından kurtulabilmek için makul bil yol olarak görmeye başladığını ifade ediyor.

Kadınlara bu nedenle erkeklerden daha çok depresyon teşhisi konulduğunu söyleyen Rabinowitz, “Erkekler her zaman kriterlere uymaz” diyor.

Michigan Üniversitesi’nin erkeklerde daha sık görülen depresyon belirtilerini araştırdığı 5 bin 600 kişilik bir anket çalışmasında, erkeklerin yüzde 26, kadınların ise yüzde 22 oranında tanıları gösterdiğini ortaya çıktı. Fakat geleneksel depresyon semptomlarına baktıklarında ise kadınların bu kriterlere erkeklerden daha çok uyduğunu gördü. Bu “erkeksi” zihniyeti değiştirmek için de terapi yöntemine başvurulması gerektiği düşünülüyor. Zira erkekler, ilk etapta depresyon sıkıntılarından bahsetmekten korkuyor ve Levant’a göre çoğu zaman eşi, arkadaşı ya da depresyon tedavisi görmekte olan bir tanıdığı tarafından cesaretlendirilme ihtiyacı duyuyor. Öte yandan güçlü bir sosyal çevrenin, depresyonu önleyebileceği biliniyor.




Erkek ölümlerine yol açan yedinci neden olan bu hastalık, ne yazık ki birçok kişi tarafından itiraf edilmiyor. Depresyonla mücadele ettiğini dile getirebilen kişilerle ve uzmanlarla kulak vererek bu rahatsızlığın nasıl geçeceğini öğrenebilirsiniz.
Düşünebildiğiniz en kötü insanı gözünüzün önüne getirin ve bu kişinin kulağınıza korkunç bir şeyler fısıldadığını hayal edin. Söylediklerinin tümüne inandığınızı ve kendinizi diğer insanlardan izole ettiğinizi düşünün. 32 yaşındaki Joel Robison, depresyonun verdiği hissi işte böyle tanımlıyor.

İngiltere Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, erkeklerin yaklaşık yüzde 5’i bir önceki yılda en az bir büyük depresif dönem geçirdiği ortaya çıktı. Fakat bir çok terapist, bu sayının gerçekte kaç kişinin depresyon ile mücadele ettiğini göstermediğini düşünüyor.

Society fort he Psyschological Study of Men and Masculinity’nin kurucu ortağı Ronald Levant, “Erkeklere konulan depresyon teşhisi, kadınların yarısı kadar ancak bu rakam yine de çok fazla,” diyor. Levant, “Depresyon zihinsel hastalıklar arasında açık ara en sık görülen rahatsızlıktır. Birçok erkek depresyonla mücadele ediyor” diyor.

Depresyon nedir

Klinik depresyon, basit bir şekilde üzüntülü ruh haliyle açıklanamaz. Redlands Üniversitesi psikoloji bölümü profesörü Fred Rabinowitz, depresyonun hayatın çeşitli yönlerine yansıyabilecek birçok farklı semptomdan oluşan bir akıl rahatsızlığı olduğunu söylüyor.

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na göre, depresyonun birçok farklı türü olmasına karşın yaygın belirtileri devamlı olarak hissedilen üzüntü, değersizlik, enerji eksikliği, iştah kaybı, uykusuzluk (insomnia), konsantrasyon bozukluğu ve intihar düşünceleridir.

Bu duyguların birkaç gün veya birkaç hafta boyunca geçmemesi, Robison’ın işlerin yolunda gitmediğini anlamasını sağladı.

Hobilerini ve ilgi alanlarını yavaşça terk etmeye başladığını söyleyen Robison, “Bir süre sonra eskiden beni mutlu eden, sevdiğim şeyler için enerjim olmadığını fark ettim. Uyku uyumuyor, yemek yemiyordum. Asabi ve zor biri haline geldim. Üstelik bu asabiyet, depresyonda olmadığım zamankinden çok farklı bir türdeydi” diyor.

Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne göre, ailenizde depresyonla mücadele etmiş biri varsa, başınızdan travmatik ya da stresli bir olay geçtiyse, beyninizde iyi hissetmenizi sağlayan dopamin ve serotonin gibi kimyasallar düşük olduğunda veya bu üç durum aynı anda yaşadığında depresyona girebilirsiniz.

Depresyonun sebebi ne olursa olsun, açığa çıkardığı hisler dayanılmaz bir hale gelebilir.

Depresyon belirtileri nelerdir

Robison’a göre, duygular dalgalar halinde geliyor ve genellikle geldikleri hissedebiliyordu.

Bu hissiyatın ağır olduğunu söyleyen Robison, “Kaslarım ve vücudum ağırlaşıyordu. Enerjim düşüktü ve miskin hissediyordum. Bu arada hem maraton, hem de ultra maraton koşucusu olduğumu söyleyebilirim. Yani hiç durmadan saatlerce koşabilen bir insandım. Fakat depresyondayken kahve fincanını kaldırmak bile bütün enerjimi tüketiyordu,” diyor.

29 yaşındaki Joshua Beharry, depresyonla tanıştığında 22 yaşındaydı ve enerji sıkıntısı yaşıyordu. Bir yandan da insomnia ile mücadele eden Beharry için asıl problem ise kontrol edilemez ve büyük bir üzüntü hissi yaşamasıydı.

Depresyon nedeniyle hiçbir pozitif duygu hissedememeye başladığını ifade eden Beharry, “Tekrar sağlığına kavuşamayacağı bilinen bir köpek gibi ötenazi hakkımı kullanmak istiyordum. Bir daha iyileşemeyeceğimi düşündüğüm için hayatımı sonlandırmam gerektiğini düşünüyordum. İyileşmek için gerçekten çok çabalamıştım” diyor.

American Foundation For Suicide Prevention’a göre, erkekler kadınlara oranla intihara 3,5 kat daha fazla meyillidir ve intihar, erkekler adına en sık görülen 7’inci ölüm nedenidir.

22 yaşındaki Adam Jaschen de depresyona girdiğinde tüm umutlarını yitirmeye başlamıştı.

O günleri asla unutamadığını söyleyen Jaschen, “Bir noktadan sonra her şeyi bırakıp gitmek istiyorsunuz. Ölümün tüm kötü etkilerini bilmenize rağmen bunu istemeye devam ettiğiniz an gerçekten dehşet verici bir an. Size en yakın kişiler erişilebilir veya gerçek görünmüyor; en ani düşünceleriniz ise ne kadar saçma veya benmerkezci olsalar da, çok daha geçerli geliyor” diyor.

Diğer taraftan depresyona girmiş tüm insanlar intihara meyilli olmasalar da, depresyon intihar ile alakalı en yaygın durumdur.

Erkekler neden depresyondan bahsetmez

Rabinowitz, erkeklerin çoğuna çocukluk dönemlerinde üzüntüyle ilgili ifadelerin bastırılmasının öğretildiğini söylüyor. Bu nedenle erkekler en ağır depresyonlarda bile bunu nadiren dile getirebiliyor.

Beharry, depresyonu zayıflık olarak gördüğü için bu durumdan aylarca bahsedememişti. Bunun yerine hastalığını saklamaya çalıştı. Üzgün ve bitkin gibi değilmiş gibi davranarak uykusunu alıyor ve stresle başa çıkıyordu.

Raninowitz, “Erkek depresyonu bazen zayıflık, üzüntü ya da kırılganlık sergilemediğinizi gösteren ‘erkekler arası kod’ ile ortaya çıkar” diyor.

Erkekler depresyonu dile getirmek yerine sinirli ve alıngan olur, kendilerini tamamen işine adar, diğer insanlarla bağlarını kopartır ve bu durumlarla başa çıkabilmek için alkole düşkün hale gelir. Levant, erkeklerin bu davranışların tümünü kötü hissiyatlarından kurtulabilmek için makul bil yol olarak görmeye başladığını ifade ediyor.

Kadınlara bu nedenle erkeklerden daha çok depresyon teşhisi konulduğunu söyleyen Rabinowitz, “Erkekler her zaman kriterlere uymaz” diyor.

Michigan Üniversitesi’nin erkeklerde daha sık görülen depresyon belirtilerini araştırdığı 5 bin 600 kişilik bir anket çalışmasında, erkeklerin yüzde 26, kadınların ise yüzde 22 oranında tanıları gösterdiğini ortaya çıktı. Fakat geleneksel depresyon semptomlarına baktıklarında ise kadınların bu kriterlere erkeklerden daha çok uyduğunu gördü. Bu “erkeksi” zihniyeti değiştirmek için de terapi yöntemine başvurulması gerektiği düşünülüyor. Zira erkekler, ilk etapta depresyon sıkıntılarından bahsetmekten korkuyor ve Levant’a göre çoğu zaman eşi, arkadaşı ya da depresyon tedavisi görmekte olan bir tanıdığı tarafından cesaretlendirilme ihtiyacı duyuyor. Öte yandan güçlü bir sosyal çevrenin, depresyonu önleyebileceği biliniyor.



Depresyondan nasıl çıkılır

Yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuzla görüşün. Rabinowitz, “Meditasyonların bile olumsuz yan etkilerinin olabildiğini düşünürsek, doktorunuz depresyon belirtileri göstermenize fiziksel durumların neden olup olmadığına karar verecek kişidir” diyor.

Beharry, aile doktorundan randevu aldıktan sonra depresyon tarama testine tabi tutuldu. Test sonuçlarını aldıktan sonra doktoru kendisine anti-depresan ilaçlar yazdı ve terapiye başlayabilmesi için psikiyatristten randevu ayarladı. İyileşebilmenin mümkün olduğunu fark eden Beharry, kendisiyle aynı durumu yaşayan erkeklerin bulunduğu HeadsUpGuys adlı internet sitesini keşfetti ve depresyonla savaşmaya başladı.

Rabinowitz, “Araştırmacılar en iyi tedavi yönteminin ilaç ve terapi kombinasyonu olduğunu söylese de, bu durum herkes için geçeli olmayabilir” diyor. Anti-depresanların kilo alma, insomnia ve cinsel sorunlara yol açma gibi yan etkileri olduğu için bazı kişiler ilk etapta sadece terapi görüyor.

Konuşabileceğiniz bir insan bulun ve depresyona girmenize hangi problemlerin neden olduğunu konuşun. Rabinowitz, “Böylece düşünme şeklinizi değiştirmeye başlayabilir ve hayata başka bir açıdan bakabilirsiniz” diyor. Üstelik bazı durumlarda psikolog ya da psikiyatrist yardımı almaya başlamadan sizi neyin sıkıntıya soktuğunu bilemezsiniz.

Robison destek alma başladıktan sonra, terapisti depresyonunu ilaçsız tedavi etmek için yapıcı yollar bulmasına yardımcı oldu. Bazen sadece konuşabileceğiniz kişiler bile sizi yardımcı olabilir. Erkeklerin yer aldığı konuşma gruplarına da katılabileceğinizi belirten Rabinowitz, “Bu yöntem kulağa ürkütücü gelse de, sizin durumunuzda olan başka insanları gördüğünüzde kendini yalnız hissetmekten kurtulabilirsiniz” diyor.